Bursalılar Gürsu Ovasında Taş Ocağına Karşı
Gürsu ilçesinde planlanan taş ocağına karşı DOĞADER öncülüğünde birçok oluşum ve ilçe halkı tepki gösteriyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde DOĞADER, Bursa Ziraat Mühendisleri Odası, Gürsu Ziraat Odası, Gürsu Esnaf Odası ve mahalle muhtarları ile birlikte Gürsu Dışkaya Yolu’nda bir basın açıklaması düzenledi.
DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, basın açıklamasının açılışını yaparak, “Karşımızda Uludağ, önümüzde Bursa’nın son ovası olan Gürsu Ovası var. Bursa ovasında plansız yapılanmayla bizleri ve Bursa’yı zehirliyorlar. Bizler 10gün önce burada alan gezileri yaptık ve ne yapabileceğini konuştuk ve üzerimizde hırka, ceket vardı. Şimdilerde ise havalar 38 derecelere çıktı. İklim değişiyor. Adında orman, su, çevre iklim geçen bakanlıklara soruyoruz; kuraklıkla mücadeleyi ormanları yok ederek, madencilik ruhsatı vererek mi yapacaksınız? Nilüfer çayı yıllardır zehir akıtmaktadır ve Bursa Ovası yanlış planlamayla yok edilmektedir. Bu vahşi doğacılık örneği taş ocağı kapatılana kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez ise konuşmasında, “Gürsu ilçemizde 40 bin dönüm tarım arazisinde üretim yapılmaktadır. Bu alanın 28-29 bin dekarında büyük bir kısmında armut yetiştiriciliği yapılırken, geri kalan kısımlarda şeftali, nektarin ve zeytin yetiştiriciliği yapılıyor. Türkiye’de armut üretimi 530 bin ton iken Bursa‘da armut üretimi 250 bin ton Gürsu‘da ise üretilen armut miktarı 120 bin tondur. Bunun ekonomik boyutuna bakarsak ekonomiye 7-8 milyar TL katkı sağlamaktadır. Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, konuşmasının devamında “Bizler üretim yaparak 85 milyon halkımızı ve 30 milyon turisti doyuruyoruz. Tarım nüfusu giderek yaşlanırken bölgemizde tarımı bırakıp başka iş arayan ve köylerden şehirlere göç eden kişi sayısı bir elin parmakların geçmez. Ürettiğimiz ürün bölgeye özel olup Gürsu Ziraat Odası olarak hem Santa Maria hem de Deveci armut çeşitlerimizin Coğrafi İşareti alınmıştır. Bırakın ülkemizi dünyada dahi toplu alanda armut üretimi yapılan başka bir ova örneği yoktur. Ülkemizde özellikle armut üretiminde dekar verimi bakımından orta amamız 2-3 kat fazla olup bodur bahçelerde dekardan 10-12 ton ürün alınabilen bir alana sahibiz. Böyle bir ova başka bir ülkede olsa tarım dışında bir çivi çakılmasına müsaade etmezler. .Türkiye’nin toplam armut üretiminin önemli bir kısmını oluşturuyor ve ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Bu da yetmezmiş gibi kuş uçumu 800-1000 metre olan İğdir köyünün tepesinde bu ocağı çalıştırmak akla sığmayan bir hadisedir. Bulunduğumuz bölgede bir belediyenin yapmış olduğu mesire alanı, diğer bir belediyenin ise taş ocağı vardır. Bu alan ile taş ocağı arasında 150-200 metre mesafededir. Taş ocağı ile mesire alanın girişinin aynı olması üzerinde durulması gereken ayrı bir konudur. Tarım, bölge halkının geçim kaynağıdır ve binlerce kişiye istihdam sağlamaktadır. Bu nedenle taş ocağı gibi çevreye zarar verecek projelere karşı çıkıyoruz” şeklinde konuştu.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çakmak da, “Gürsu Ovası gibi verimli bir alanın yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bitkilerin en büyük düşmanlarından biri olan toz, bir canlı olan bitkinin en büyük düşmanıdır. O bitkiye sürekli toz verirseniz o bitki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Tarımsal üretimi olumsuz etkiler. Bu nedenle taş ocağı gibi yapılarla mücadele etmek zorundayız” dedi.
Gürsu’da yaşayanlar ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, tarım alanlarının korunması ve çevrenin tahrip edilmemesi için bir araya gelerek kararlı bir duruş sergiledi.
Haber: Sultan Denli